Boşanmalar artıyor, evlilikler azalıyor. Aile kurumu sessizce çöküyor. Bu sadece bireysel değil, toplumsal bir krizdir.

Aile Yıkılırsa, Toplum Susar

Boşanma oranları giderek artıyor. Aile kavramı hızla eriyor. Farkında mısınız?

Türkiye’de son yıllarda yaşadığımız en sessiz ama en derin krizlerden biri: aile kurumunun zayıflaması. Sadece boşanma oranlarındaki artışla değil, aynı zamanda evlilikten kaçışla, sorumluluktan uzaklaşmayla, bireyselleşmenin zirveye çıkmasıyla birlikte, toplumun temel taşı olan aile her geçen gün daha da yıpranıyor.

TÜİK 2024 verileri, bu krizin ne kadar ciddi olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Türkiye’de 2024 yılında 182.437 çift boşandı.

Boşanmaların %36’sı evliliğin ilk 5 yılı içinde gerçekleşti.

Evlilik sayısı son 10 yılda %25 oranında azaldı.

Her 3 evlilikten biri boşanmayla sonuçlanıyor.

Bunlar sadece rakamlar değil; her biri, bir çocuğun yarım kalan hayali, bir kadının suskun gözyaşı, bir adamın içine gömdüğü yük demek. Ailede yaşanan her kırılma, toplumda bir sarsıntıya dönüşüyor.

Aile Neden Yıkılıyor?

İletişimsizlik: Artık insanlar konuşmuyor, anlaşmaya değil, üstün çıkmaya çalışıyor.

Tüketim kültürü: Sevgi bile tüketilir hale geldi. Sabır değil, hız öne çıktı.

Maddi kaygılar: Ekonomik baskılar aile içi huzuru zorluyor.

Rol karmaşası: Kadın-erkek rolleri çatışmaya dönüştü, tamamlayıcılık unutuldu.

Sosyal medya ve dijital dünya: Gerçek bağların yerini sanal tatminler aldı.


Tüm bunların sonucunda gençler artık evlilikten uzaklaşıyor. Yapılan anketlere göre 18-35 yaş arası bireylerin yarısı “evliliğin gerekli olmadığını” düşünüyor. Bu bir zihniyet kaymasıdır. Ve bu kayma, toplumu temelden etkileyecek kadar tehlikelidir.

Peki, Çözüm Var mı?

Evet. Çözüm; önce fark etmekte, sonra mücadele etmektedir. Aileyi yeniden toplumun kalbine oturtmalıyız. İşte bazı somut adımlar:

1. Evlilik Öncesi Eğitim ve Danışmanlık Yaygınlaştırılmalı

Aile kurmak ciddi bir sorumluluktur. Sadece düğün masraflarına değil, duygu yönetimine, kriz çözme becerilerine, karşılıklı anlayışa da hazırlanmak gerekir.
Devlet ve yerel yönetimler aracılığıyla evlilik öncesi eğitim programları zorunlu hale getirilmeli. Evlilik bir karar değil; bir süreçtir. Bu sürece bilinçli hazırlanmak aileyi korur.

2. Aile İçi İletişim Desteklenmeli

Her aile zor dönemlerden geçer. Önemli olan bu dönemleri birlikte atlatabilmektir.

Aile danışmanlık merkezleri her mahallede yaygınlaştırılmalı.

Uyuşmazlık durumunda boşanmadan önce başvurulması gereken ücretsiz psikolojik destek ve arabuluculuk hizmetleri sunulmalı.

Belediyelerde “Aile Hattı” kurulmalı; aile içi krizlere anında müdahale edilmelidir.

3. Medya ve Sosyal Medya İçeriği Düzenlenmeli

Bugün dizilerde ve sosyal medyada sürekli şiddet, aldatma, entrika ve mutsuz ilişkiler ön planda. Oysa medya, hem zehir hem ilaçtır.

Aile değerlerini yücelten yapımlar desteklenmeli.

Gençleri sorumsuzluğa değil, sevgiye ve sadakate özendiren içerikler teşvik edilmeli.

Sosyal medya platformlarında boşanmayı özendiren değil, aileyi güçlendiren içerikler daha görünür hale getirilmeli.

4. Ekonomik Destekler Artırılmalı

Birçok çift, maddi yetersizlikler yüzünden evlenemiyor ya da evliliğini sürdüremiyor.

Yeni evlenen çiftlere kira, çocuk, kreş gibi giderlerde destek verilmeli.

Çalışan ebeveynlere esnek çalışma saatleri sağlanmalı.

Aile kuran gençlere uzun vadeli, faizsiz konut kredileri sunulmalı.

5. Aileyi Yücelten Bir Toplum Anlayışı Yeniden İnşa Edilmeli

Aileyi sadece yasal bir kurum değil, kültürel bir değer olarak yeniden inşa etmeliyiz.

Okullarda “Aile Kültürü” dersi verilmeli.

Cami vaazlarından sosyal projelere kadar her alanda aile yapısı desteklenmeli.

STK’lar, belediyeler ve partiler, aileyi güçlendiren projelerde aktif rol almalı.

Son Söz

Unutmayalım…
Bir çocuğun mutlu büyümesi için okul yetmez.
Bir kadının huzurla yaşaması için kariyer yetmez.
Bir erkeğin güvenle yol alması için sadece gelir yetmez.
Tüm bunların temeli, sağlam bir ailedir.

Bugün boşanma sadece bireysel bir karar değil, toplumsal bir sonuçtur.
Ve biz, bu sonucu değiştirecek güce sahibiz.

Farkında mısınız?
Sadece boşanmıyoruz…
Yalnızlaşıyoruz.
Uzaklaşıyoruz.
Umut kaybediyoruz.

Ama hâlâ geç değil.

Aileyi savunmak; çocukları, kadınları, erkekleri ve en çok da geleceğimizi savunmaktır.
Aile yıkılırsa toplum susar… Ama aile ayağa kalkarsa, millet yeniden dirilir.